Menü
Son Dakika :
Konya
30°C
ADANA
ADIYAMAN
AFYONKARAHİSAR
AĞRI
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
ISPARTA
MERSİN
İSTANBUL
İZMİR
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
KAHRAMANMARAŞ
MARDİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
ŞANLIURFA
UŞAK
VAN
YOZGAT
ZONGULDAK
AKSARAY
BAYBURT
KARAMAN
KIRIKKALE
BATMAN
ŞIRNAK
BARTIN
ARDAHAN
IĞDIR
YALOVA
KARABÜK
KİLİS
OSMANİYE
DÜZCE
İkindi 16:42
Akşam: 19:15
Arama
Google news

Geçmeyen öksürüğe dikkat, reflü belirtisi olabilir

Türkiye’de reflü ve mide fıtığı vakalarının görülme sıklığı son yıllarda dikkat çekici biçimde artıyor

Yayınlama Tarihi: 30.09.2025 11:09
|
Geçmeyen öksürüğe dikkat, reflü belirtisi olabilir

Türkiye’de reflü ve mide fıtığı vakalarının görülme sıklığı son yıllarda dikkat çekici biçimde artıyor. Medicana Sağlık Grubu Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, bu hastalıkların yalnızca mide yanmasıyla sınırlı olmadığını, kronik öksürük ve ses kısıklığı gibi atipik belirtilerle de ortaya çıkabileceğini açıkladı.


Mide fıtığı (hiatal herni) ve gastroözofageal reflü (GERD),yaşam kalitesini en çok etkileyen sindirim sistemi hastalıkları arasında yer alıyor. Görülme sıklığındaki artış, bu hastalıkları toplum sağlığı açısından daha görünür hale getiriyor. Medicana International İzmir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, reflünün özellikle Batı toplumlarında her 5 kişiden birinde görüldüğünü hatırlatarak, "Türkiye’de erişkinlerde reflü hastalığının prevalansı yüzde 15-20 seviyelerine ulaşıyor. Son 20 yılda obezite ve yaşam tarzı değişiklikleriyle bu oran 2-3 kat artmış durumda. Mide fıtığının ise toplumun yüzde 10-20’sinde saptanmakla birlikte 60 yaşın üzerindeki bireylerde bu oran, yüzde 50’ye kadar yükselebilmektedir" dedi.



En çok gözden kaçan belirtiler


Hastalığın tipik şikâyetlerinin göğüs kemiği arkasında yanma, ağza acı-ekşi su gelmesi ve yutma güçlüğü olduğunu aktaran Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, "Kronik öksürük, ses kısıklığı, boğazda takılma hissi veya diş çürükleri de reflünün işareti olabilir. Bu atipik belirtiler gözden kaçtığında tanı gecikebilir" uyarısında bulundu. Yaşın ilerlemesi, obezite, sigara ve alkol kullanımının en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, gebelik, ağır kaldırma ve kronik öksürüğün de mide fıtığı ve reflüyü tetikleyebileceğini ifade etti.



Vakit kaybetmeden endoskopi yapılmalı


Hastaların öyküsünün tanıda çoğu zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, endoskopi ve pH ölçümleri gibi ileri testlerin ise gerekli durumlarda devreye girdiğini belirtti. Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, özellikle yutma güçlüğü, kilo kaybı, kanama ve kansızlık gibi "alarm semptomların" varlığında vakit kaybetmeden endoskopi yapılması gerektiğini vurgulayarak, reflü tedavisinde kullanılan proton pompa inhibitörleri (PPİ) hakkında konuşan bu ilaçların kısa süreli kullanımda güvenli olduğunu ancak uzun vadede riskler taşıdığını aktardı. Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, "B12, magnezyum ve kalsiyum eksiklikleri, osteoporoz, böbrek hastalıkları ve bağırsak enfeksiyonları bu riskler arasında. Ayrıca kalp-damar ve demans ile olası ilişkiler üzerine veriler de gündeme gelmeye başladı" diye konuştu.



Yeni nesil yöntemler umut verici


Cerrahiye alternatif olarak geliştirilen endoskopik yöntemlerin umut verici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, transoral fundoplikasyon (TIF),Stretta ve ARMA gibi uygulamaların daha az invaziv olması ve kısa iyileşme süresiyle öne çıktığını belirtti. Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, "Henüz standart tedavi olarak kabul edilmese de, endoskopik yöntemler seçilmiş hastalarda başarılı sonuçlar verebiliyor. İlerleyen dönemde bu yöntemlerin daha yaygın ve ulaşılabilir hale gelmesi bekleniyor" ifadelerini kullandı. Reflü gibi kronik hastalıkların yönetiminde geleceğin daha az invaziv ve ilaçsız yöntemlerde olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, "Uzun süreli ilaç kullanımının yol açabileceği riskler arttıkça, endoskopik yöntemlerin standart tedavi seçenekleri arasına girmesi ihtimali de güçleniyor" dedi.

Haber Merkezi
Haber Merkezi

Yorum Yap

0/1000 karakter
Tüm alanlar zorunludur

Yorumlar

0
Yükleniyor...

Yorumlar yükleniyor...