Menü
Son Dakika :
Konya
...
ADANA
ADIYAMAN
AFYONKARAHİSAR
AĞRI
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
ISPARTA
MERSİN
İSTANBUL
İZMİR
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
KAHRAMANMARAŞ
MARDİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
ŞANLIURFA
UŞAK
VAN
YOZGAT
ZONGULDAK
AKSARAY
BAYBURT
KARAMAN
KIRIKKALE
BATMAN
ŞIRNAK
BARTIN
ARDAHAN
IĞDIR
YALOVA
KARABÜK
KİLİS
OSMANİYE
DÜZCE
İkindi 16:42
Akşam: 19:15
Arama

Uzmanından uyarı: "2045 yılında diyabetli birey sayısı Türkiye’de 13,4 milyon olacak"

Endokronoloji ve Metebolizma Hastalıkları Uzmanı Prof

Yayınlama Tarihi: 14.11.2025 11:09
|
Uzmanından uyarı: "2045 yılında diyabetli birey sayısı Türkiye’de 13,4 milyon olacak"

Endokronoloji ve Metebolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, "Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) verilerine göre dünyada diyabetli birey sayısının 2045 yılında 783 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Türkiye’de ise 2045 yılında 13.4 milyon diyabetli birey olacağı ve ülkemizin diyabet sıklığı bakımından dünyada 10. sırada yer alacağı tahmin edilmektedir" dedi.


Güven Hastanesi Endokronoloji ve Metebolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, diyabetin tüm dünyada sık görülen bir sağlık sorunu olduğunu ve giderek oranların arttığını söyledi. Cesur, 14 Kasım Diyabet Günü’nün bu yıl Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından temasının ‘İş yerinde diyabet’ olarak belirlendiğini dile getirerek, "Diyabet tüm dünyada oldukça sık görülen bir sağlık sorunudur ve giderek de oranı artmaktadır. IDF verilerine göre dünyada diyabetli birey sayısının 2045 yılında 783 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Türkiye’de ise 2045 yılında 13.4 milyon diyabetli birey olacağı ve ülkemizin diyabet sıklığı bakımından dünyada 10. sırada yer alacağı tahmin edilmektedir. Bugüne baktığımızda ise 2024 verilerine göre 20-79 yaş arası erişkinlerde diyabet sayısı ve görülme sıklığı bakımından Türkiye, Avrupa’da ilk sıradadır" ifadelerini kullandı.



"Türkiye obezitede Avrupa’da ilk sırada"


Prof. Dr. Cesur, diyabette insülin hormonunun salınımında, etkisinde veya bu faktörlerin her ikisinde bozulmanın oluştuğunu, vücudun karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığını, kan şekeri yüksekliğiyle karakterize, sürekli tıbbi bakım gerektiren kronik bir metabolizma hastalığı olduğunu söyleyerek, "Kilolu kişilerde diyabet daha fazla görülür ve kilo arttıkça diyabet gelişme riski de artar. Maalesef obezite ülkemizin sorunlu diğer bir kronik hastalığıdır. Ve yine maalesef obezite sıklığı bakımından Türkiye, Avrupa’da ilk sıradadır. Tip 1 ve tip 2 diyabet olmak üzere iki tip diyabet vardır. Tip 1 diyabet mutlak insülin gerektiren formdur ve daha çok gençlerde görülür. Diyabetli bireylerin yüzde 90’ını oluşturan tip 2 diyabette ise insülin öncelikli tedavi değildir. İhtiyaç halinde insülin de bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkabilir. Ancak daha önemlisi tip 2 diyabet önlenebilir bir hastalıktır. Bu nedenle diyabette öncelikli hedef tip 2 diyabetin önlenmesidir. Özellikle riskli bireyler tespit edilir ve bu kişilerde yaşam tarzı düzenlenirse tip 2 diyabet önlenebilir. Obeziteli bireyler burada hedef kitledir. Eğer obezite ile mücadele edilir ve bir kişide yüzde 10 civarında bir kilo kaybı sağlansa dahi diyabetin önlenmesi yönünde önemli adımlar atılmış olur" şeklinde konuştu.



"35 yaşından itibaren 3 yılda bir diyabet taraması yapılmalı"


Prof. Dr. Cesur, prediyabete de dikkati çekerek, dikkat edilirse diyabet gelişiminin önlenebileceğini söyledi. Prof. Dr. Cesur, sözlerine şunları ekledi:


"Dikkat edilmezse prediyabetik bireylerin diyabete dönüşme olasılığı fazladır. Yaş ilerledikçe de tip 2 diyabet görülme sıklığı artar. O nedenle vücut ağırlığı ne olursa olsun 35 yaşından itibaren 3 yılda bir, tercihen açlık plazma glukozu ile diyabet taraması yapılmalıdır. Tedavinin önündeki engellerin başında diyabet farkındalığının yeterli olmaması gelmektedir. Diyabeti erken dönemde tanımak ve uygun şekilde tedavi etmek, muhtemel sorunların önüne geçmek için çok önemlidir. Bu nedenle diyabete ilişkin farkındalığın artması, her gün artan bir oranda yaşamımızı saran diyabet riskinin de önüne geçecektir. Sonuç olarak diyabetin önlenmesi ve yerleşik hastalık oluştuğunda ise komplikasyonlar oluşmadan uygun tedavinin yapılması çok önemlidir. Ülkemizde diyabet ve diyabetin oluşturduğu hasarlarla mücadelenin artarak devam etmesi gereklidir. Tüm halkımız ile basın ve kamuoyunun bu mücadelede birlikte çalışması hepimizi içine alan toplumsal bir sorumluluktur."

Haber Merkezi
Haber Merkezi

Yorum Yap

0/1000 karakter
Tüm alanlar zorunludur

Yorumlar

0
Yükleniyor...

Yorumlar yükleniyor...