Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bu yıl 752. kez düzenlenen Vuslat Yıldönümü Törenleri'nde konuştu. Açılış konuşmasının ardından Mevlânâ’nın vuslatının 752’nci yıl dönümünde, bu kavuşmanın manevi ikliminde bir nefes de olsa soluklanmak; Rumî’nin ocağından gönül ocağımıza bir alaz da olsa düşürebilmek derdiyle bir kez daha mutlu olduğunu söyleyen Bakan Ersoy, " Bir gün Mevlânâ’ya “Âşıklık nedir?” diye sormuşlar…“Ben ol da bil…” demiş Hazret… En sade ve güzel şekilde, her insanın manevî yolculuğunun benzersizliğine işaret etmiş. Hâl böyleyken, insanların Mevlânâ Hazretleri’nin eserlerinden alacağı lezzet ve ibretin de farklı olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak yola talip olup nasibimizi aramak, gönül heybemizi olabildiğince doldurmak istiyorsak evvela rehberi tanımamız, yolu anlamamız, menzili bilmemiz şarttır" diye konuştu.
"Mesnevi, yaratıcısına olan yolculuğunu not ettiği bir seyahatname gibidir"
Söz konusu Mevlânâ olunca insanlığa ışık olan kıymetli sözlerini “edebî kaygı” ile kaleme almış bir şair yahut yazar olamdığını söyleyen Ersoy, "Allah aşkından, Peygamber sevgisinden beslenen; kaynağı Kur’an yolu İslam olan bir tasavvuf ehlidir. Nitekim bizlere adeta bir vasiyet gibi bıraktığı kıymetli sözünde, kendisini “Kur’ân-ı Kerîm’in bendesi ve Peygamber Efendimiz’in nurlu ayağının tozu” olarak niteler. “Kur’ân-ı Kerîm hakikatleri ile bağdaşmayacak hiçbir sözü olamayacağını” yineler. Üstelik, “bunun dışında kendisinden bir şey nakletmeye çalışandan da şikayetçi ve davacı olduğu” uyarısını yapar. Tasavvuf kültürü araştırmacıları tarafından adeta bir “Kur’ân tefsiri” ve “Hak Âşıklarının Kitabı” olarak görülen Mesnevi, Mevlânâ’nın Yaratıcısına olan yolculuğunu not ettiği bir seyahatname gibidir. Dolayısıyla onun yolunda ilerleyerek Allah’a vâsıl olmaya çalışan her kişi için bir kılavuz niteliğindedir. Kadın-erkek, yaşlı-genç hatta çocuk, dini ve milliyeti her ne olursa olsun, herkes için Mesnevî’de bir nasip, bir hisse mutlaka vardır. Eserin dünyanın birçok diline çevrilmiş olması da bundandır" dedi.
"Mesnevi, bir sırlar hazinesidir"
Ömrünün büyük bir kısmını Mevlânâ ve Mesnevî üzerinde çalışmalar yaparak geçiren Prof. Dr. Reynold Nicholson’dan alıntı yapan Mehmet Nuri Ersoy, "“Mesnevî, felsefî dille değil, kalbe hitap etme sanatı ile işlenmiştir.” Mevlânâ ise bu eşsiz eserini söyle tanımlamıştır: “Bizim Mesnevî’miz vahdet dükkânıdır; orada Allah’tan gayrı bir şey bulunmaz.” Yine Mevlânâ ve Mevlevîlik ile özdeşleşmiş olan Semâ Töreni de Allah’a ulaşma yolunun derecelerini, bu yola adım atıp ilerlemek isteyenlerin manevî yolculuğunu ve olgunlaşmasını sembolize eder. Ayrıntılı kural ve nitelikler, derinlikli sırlar, kendi içinde eşsiz kavramlar barındırır. İnceliğini kavrayabilen gönüllere kendini açan bir sırlar hazinesidir. Temel unsurları Mevlânâ Hazretleri’nin yaşadığı dönemde bizzat kendisi tarafından oluşturulan Mevlevî Semâ Töreni, 2008 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’nde yerini almış özgün bir değerimizdir" diye konuştu.
"Birçok uygulama ve düzenlemeyi yürürlüğe almış bulunmaktayız"
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu manevi mirasımızın dünya ölçeğinde tanınması için birçok çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Bakan Ersoy "Aslına uygun icrâsı ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması için de birçok uygulama ve düzenlemeyi yürürlüğe almış bulunmaktayız. Bütün bu bilgiler ve gerçekler doğrultusunda Mevlânâ’yı anlamak ve anlatmak; onu anarken bu anlamı yaşayıp yaşatmak ilgili herkesin sorumluluğudur. Bu yıl “Huzur Vakti” temasıyla gerçekleştirdiğimiz, Hazreti Mevlânâ’nın Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenlerinin de bütün gayesi budur. Geride bıraktığımız 10 gün boyunca gerçekleştirilen Kur’ân-ı Kerîm tilavetleri, ilmî sohbetler, Semâ Mukabelesi, ney meşkleri ve tasavvuf müziği dinletileri bu sorumluluğun hakkını verme gayretidir" dedi.
"Özgün bir yere ve değere sahiptir"
Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, İstanbul Tarihî Türk Müziği Topluluğu ile Meydan Meşkleri Topluluğu gibi toplulukların bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren sanat kurumları, Mevlâna'nın eşsiz fikir dünyasını, sevgi ve hoşgörüsünü yaymanın, bu vesileyle birlik ve beraberliği pekiştirmek amacıyla faaliyetler yürütmekte olduklarını söyleyen Ersoy, "Bir kültür ve sanat hizmeti olarak başlattığımız ve yurt geneline yaydığımız Türkiye Kültür Yolu Festivalimizin bünyesinde Konya’da gerçekleştirilen “Mistik Müzik Festivali” de yine bu anlamda özgün bir yere ve değere sahiptir. Saygıdeğer Misafirler, Kadim tarihimize baktığımızda; devleti ve toplumu şekillendiren, değiştiren, dönüştüren, nihayetinde bunun da ötesine geçerek bütün insanlık için bir örnek, bir rehber konumuna erişen nice büyük insanımızın derin izlerini görürüz. Devlet adamlarından komutanlara, âlimlerden sanatkârlara bu insan varlığımız öylesine zengin, etkileri öylesine büyüktür ki zaman onların izlerini örtememiş, verdikleri ilham hiç dinmemiş, açtıkları yolun yolcusu, gösterdikleri menzilin ziyaretçisi daima artmış, asla eksilmemiştir. Bu silsilenin içinde Hacı Bektaş Veli’den Yunus Emre’ye, Sadrettin Konevî’den, Sultan Veled’e, Şems-i Tebrizî’den Hoca Nasreddin’e gönül fatihlerimiz daima ayrı ve özel bir yere sahip olmuştur. Mevlânâ da bu gül bahçesinden bir güldür" diye konuştu.
"Koparılmasına izin vermeyiz"
Gül bahçesinin kapısının bütün gönüller için ardına kadar açık olduğunu ifade eden Mehmet Nuri Ersoy, "Ancak bilinsin ki gül deryamızdan bir dalın dahi kök salıp boy verdiği manevi topraktan koparılmasına izin vermeyiz. Mevlânâ’yı şair, Mesnevî’yi şiir kitabı, Semâ’yı dans gösterisi diye göstermeye çalışanlar bilsin ki bizim olanı bize yabancılaştırmaya, bozmaya, çarpıtmaya Allah’ın izniyle kimsenin gücü yetmez. Değerlerimize bütünüyle sahip çıkmaya ve onları, bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğunu açıkça gördüğümüz insanlıkla paylaşmaya devam edeceğiz. Ben, vuslatının 752. yılında Hazreti Mevlânâ’yı bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Konya Valimiz Sayın İbrahim Akın’a ve Büyükşehir Belediyesi Başkanımız Sayın Uğur İbrahim Altay’a değerli iş birlikleri için şükranlarımı sunuyorum. Etkinliklerimizde yer alan tüm sanat kurumlarımıza, saygın sanatkârlarımıza ve değerli akademisyenlerimize teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, yakın zaman önce ebediyete uğurladığımız “Neyzenlerin Kutbu” unvanlı, çok değerli mûsikî üstadımız Niyazi Sayın hocamızı da rahmetle, saygıyla anıyorum" dedi.







